ÖZGE YENGEM DEVAM HİKAYESİ

10 Mayıs 2021 0 Yazar: admin

Amateur

ÖZGE YENGEM DEVAM HİKAYESİ
Uzun zamandır sizleri boş bıraktığım için öncelikle özür dilemek isterim…
Nice zaman geçmiş su misali ÖZGE YENGEM adlı hikayeye gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederim. Çok ayrı kaldık artık devam edelim Yine uzun soluklu, roman, dizi tadın da bir hikaye bekliyor sizleri. Şimdiden iyi okumalar. Bol keyifler.

ÖZGE YENGEM DEVAM HİKAYESİ

Artık aydına gelmiş ne yapacağımızı bilmez halde, derin bir boşlukta kalmıştım ki burada fazla durmadan Antalya’ya babamın kardeşinin yanına taşınmaya karar vermiştik. İşler burada olmayacaktı. En azından bir akrabamız var destek olur gibisinden düşünüp tekrar eşyalar kamyona yüklenmiş, uzun yollara tekrar düşmüştük. Gece çıktığımız yolculukta sabaha karşı 5,30 civarı varmıştık Antalya’ya. Sağolsun halam uyandı o saatte bizi evinde misafir etti. Kamyoncu ve hamallar kamyonda uyuyordu. Bu arada halamdan bahsetmek gerekirse diğer hikayede geçmeyen ve inanın bu zamana kadar karşıma yeni çıkan halam adını sanını o güne kadar bilmezdim bile. Kendisi dul, 38 yaşında 13 yaşında oğlu var. Diş hekimiymiş kendisi. Adı Melike. Orta boylarda hafif balık etli, dik göğüslü oldukça diri vücuda sahip bir kadın. Uzun zaman sonra kavuşan 2 kardeş babamla derin derin sohbet ediyorlar, annem babamı halamdan kıskanıyordu. Kıskanç bakışlarını görebiliyordum. Simay yorgun bir odaya geçmiş uyuyordu. Halam kahvaltı türü birşeyler hazırladı ve oturduk birşeyler yedik. Daha sonra ben kardeşim simay ve annem halamın evinde uyuyacak. Babam eşyaları yeni eve indirecek daha sonra gelip dinlenecekti.

Çayımı içerken halam benimle konuşmak için laf attı;

– Eee kuzey! Askerlikte bitti ne yapmayı düşünüyorsun?
– Bilmiyorum hala önümüzde ki dönem üniversite sınavına girmek istiyorum.
– Kesinlikle girmelisin daha yaşın gençken bitir gel bir an önce.
– Bende öyle düşünüyorum o yüzden askerliği çıkarttım aradan.
– Tanıdığım birkaç öğretmen arkadaş var, sayısal için sana da yardımcı olmalarını rica ederim
– Teşekkür ederim izninle ben yatsam olur mu uyanınca bol bol konuşuruz gerçekten çok yorgunum…
– Tabi canım gel yatağını hazırlayayım.

Halam önden gitmiş, bir odaya girmişti. Babama döndüm:

– Baba işleri halledince seslenin bana gerçekten çok yorgunum.
– Tamam oğlum istirahatine bak.

Halamın arkasından bende girdim odaya domalmış çarşafları düzenliyordu. İnanın o götü öyle mükemmeldi ki kırk yıl spor yapmış kadınlar gibi taş gibi gözüküyordu. Ama öyle düşünmemek için kafamı çevirdim sağıma, duvara doğru baktım bir süre eskilere daldı kafam. Onca yaşanan şeylere, yengelerime, arkadaşlarıma.

Halam Melike;

– Bitanem geldin mi bak yatağın hazır hava güzel ama üşürsün diye çarşaf koydum üstüne örtersin halasının bitanesi ne kadar büyümüşsün en son seni gördüğümde daha kundakta bebektin..
Diyerek boynuma sarılıp beni öptü.

– İyi uykular halasının kuzusu.

Odadan çıkmıştı. İçimden ne anaç bir kadın diye geçiriyordum. Pantolonumu çıkarttım ve boxer ile kaldım. Başkasının evindeyiz rahatsız olur mu ki ya diye düşündüm daha sonra çarşaf var onu örterim bişey olmaz dedim ve yatağın içine girdim. Sızıp kalmışım. Rüyalarımda eski günler film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Aklımdan çıkarıp atamıyordum o günleri. Saçlarımı bir el okşuyordu. Rüyamda özge yengem okşuyordu saçlarımı. Rüya diyerek o eli tutmuş öpüyordum. Gözlerimi araladığımda halam baş ucuma oturmuş yüzüme hem şaşkın bakıp hem gülümsüyordu. Çarşaf üstümden açılmış, o ereksiyon olmuş sikim kazık gibi olmuş, dikelmiş, o sertliği hissedebiliyordum. Halamı baş ucumda görünce utanmıştım özge yengem değildi. Çarşafı hemen üstüme çekip doğruldum yataktan ve hala diyebildim sadece.

– Hala?
– Halasının kuzusu ne güzel uyuyordun öyle.
– Ne oldu sabah mı oldu.
– Hahaha kıyamam hayır akşam oldu. Babanlar geldi kıyafetlerini getirmiş, yemekte hazır uyandırmaya geldim. Hadi kalk bir duş al kendine gel yemek yiyelim.
– Peki hala teşekkür ederim.
– Aaa ama misafir gibi durma bakayım bunca yıl sonra kavuşmuşum size canlarım benim. Hadi kalk bakalım…
Üstümden çarşafı açmıştı. Kazık gibi sikim resmen ona hazır asker edasıyla selam veriyordu. Gözlerinin oraya kaydığını hissedebiliyordum ama yok artık böyle şeyler düşünmek istemiyordum. Odadan çıkmıştı. Yataktan kalkıp inen boxerimi düzelttim eşofmanımı giyip salona çıktım.

– Hala banyo nerede ?
– Köşede ki oda hayatım. Havlu şampuan her şey orada hazır yıkan gel.

Banyoya girdim, hava sıcak olduğu için ılık suyun altında rahatlıyordum resmen tüm yorgunluğum gitmişti. Yıkanırken elim sikime gidiyor, uzun süredir boşalmadığım için rahatlamam gerekiyordu. Malum onca atraksiyonlu yaşamdan sonra ele düşmek ne bileyim tuhaf geliyordu bana bile. Hızlı kuzey 31 çekecek kadar düşmüştü yine. 31 çekerken ister istemez aklım halama kayıyordu sürekli onu değil eski yaşananları düşünüp 31 çekmeye çalışıyor başaramıyordum. Resmen halamı arzuluyor, onun fiziğini göz önümde canlandırıyordum. Yatağın baş ucunda kısa kollusu ile saçlarımı okşaması o orman meyveli parfüm kokusu hafızamdan çıkmıyordu bu düşünceler ile boşalmış rahatlamıştım. Hafif kurulanıp giyinip çıktım banyodan. Yemek masasına doğru geçtim halam:

– Evet prens de geldiğine göre haydin bakalım sofraya.

Hep beraber sofraya geçmiştik, annem halam ve simay masayı hazırlıyordu. Babamla konuşmaya başladım.

– Eee baba bundan sonra ne yapıyoruz ?
– Ev hazır yemekten sonra eve gidiyoruz.
Halam girdi araya hayatta salmam abi bir çay için

Babam:

– Yakınız zaten sokağın başındayız geliriz yine çocuklar da eşyalarını yerleştirsin geç olmadan.

Saat 5 gibi yemek sefamız bitmiş kalkmıştık. Kapıya doğru yöneldim halam bizleri uğurlamak için eşlik etti. Sımsıkı sarılıp öpüyordu beni. O iri göğüsleri vücuduma temas ediyordu. O anki refleks ile bende ona sımsıkı sarılıp sertleşen sikimi göbeğine değdiriyordum resmen. Yanağından öpüp çıktım evden.

Yeni eve geçmiştik. Simay hemen odasına gidip kitaplığını, makyaj malzemelerini yerleştirmek istiyordu. Annem çay koymak için mutfağa gitmiş bir taraftan mutfak eşyalarını yerleştirecekti. Babam ise telefonda yeni çalışacağı iş yeri ile konuşuyordu. Ben ise odama geçmiş boş boş etrafıma bakıyordum.

Kıyafetlerimi dolaba yerleştirdim. Bilgisayar masamı kurdum, internet kablomu çektim. Kitaplarımı yerleştirdim işim bitmişti. Simay vileda yapmak için odama girdi ben ise çay katmak için mutfağa gittim. Çayımı dolurdum balkona çıktım. Bir sigara yaktım ve güneşin hafif batmakta olan gökyüzüne bakıyor, etrafımızda ki evlere bakıyordum. Yan balkonun kapısı sesli, gıcırtılı bir şekilde açıldı. Sarı saçlı uzun boylu, zayıf bir kadın sigarasını yakarak çıktı. Elinde kahvesi masaya oturdu. Onu izliyordum. Masanın önünde duran küllüğe sigarasını koydu ve kitabını alıp açıyordu o an göz göze geldik ve gülümseyerek konuşmaya başladı;
– Aaa merhaba komşu hoşgeldiniz.

Şaşırmıştım çok sıcakkanlı karşılamıştı.

– Merhaba hoşbulduk nasılsınız?
– Teşekkür ederim sıcak Antalya sıcağında nasıl olunursa öyleyim evlerde durulmuyor. Hoş geldiniz tekrardan nerden geldiniz?
– İzmir’den
– Ya izmir bırakılır mı hiç?
– Bence de bırakılmaz
– Kesinlikle benze İzmir’den geldim.

Derken balkona küçük bir çocuk yürüyerek çıktı kadın çocukla konuşmaya başladı;

– Annecim dur nereye geliyorsun ıslak yerler çorapların ıslandı.

Anladığım kadarıyla kadın evliydi.

– Tekrar görüşmek üzere çocukla ilgilenmeliyim abiye bay bay de annecim bay bay abisiii

İçeriye girmişti. Oturdum sigaramı ve çayımı içiyordum telefonumu getirmişti kardeşim.

– Abi telefonun çalıyor.
– Arayan kim?
– Zeki

Zeki mi? Hemen almıştım elinden telefonu;

– Alo zeki?
– Aloov heey hacı gülle naber be napıon?
– İyi lan sen napıyosun oğlum nerden buldun numaramı?
– Simaydan kanka
– Laaan!
– Dur amk celallenme hemen ahahah bizim kızın arkadaşı simay ondan aldım sana ulaşmak için
– Haa
– Haa ya amına koduğum napıyosun oğlum çok özledim nerdesin aydından da taşınmışsınız
– Öyle oldu kanka Antalya’ya geldik
– Ooo ruslar diyosun
– Dur be amcık daha geleli kaç gün oldu
– Oda doğru hacı gülle neyse ben sana bir müjde vermek için aradım rus bulamıyorsan Zeki var olur mu ?
– Zeki var derken ?
– Ya oğlum Antalya’ya geliyorum şuan arabadayım.
– Nasıl lan? Valla ha mı?
– He lan valla haa baba annem orda oğlum çok özlemiş askerden sonra göremedi kadın peder git git diyordu üniversiteyi de Antalya’ya geçiş yapacam orda okucam işte aman gelince konuşuruz hadi
– Oğlum çok sevindim lan kardeşim benim bekliyorum.
– Hacı gülleye bak ağlatcak beni bundan sonra beraberiz oğlum sikerim ! Hadi araç kullanıyorum tutma beni ceza yazacaklar amk kapat lan !

Telefonu kapatmıştı. Yüzümde istemsiz bir mutluluk vardı. Yan komşu tekrar balkona çıktı Zeki’nin geldiğine sevinirken kadının gözlerinin içine bakıp gülücükler saçıyordum resmen…

1. Bölüm sonu…

Kadın gülümseyerek yüzüme bakıyor ne oldu gibisinden el işareti yaparak;

– Ne bu sevinç hemen alıştın sanırım buraya.
– Daha değil ama çok yakında görüşmek üzere.

Balkondan içeriye girip sevinçle kendime çay katıyordum.

Annem;

– Ne oldu oğlum çok mutlusun?
– Zeki geliyor zeki nasıl mutlu olmam
– Ya hadi çok sevindim canın sıkılmaz buralarda.
– Sen ne diyorsun ya. Muhteşem oldu anne.

Odama geçmiş bilgisayar başına tam oturmuştum ki kapı çaldı. Açmak için kapıya yöneldim. Gelen halam ve oğlu Zeynel idi. Halam elinde kekle kapıda duruyordu.

– Canım ne haber ? kek yaptım size
– Buyur gel hala ne zahmet ettin ya sağolasın

Elinde ki keki tek eline alıp sarılmıştı bana yine muhteşem kokuyordu. Salona geçti oturdu annemle konuşuyordu. Zeynel benim odama geçmiş bilgisayara oturmuştu. Oyun açtım oynuyordu. Salona halam ve annemin yanına gittim

– Hala çay ister misin ?
– Dur tatlım hem kek keselim çayla iyi gider.

Yanıma geldi o koca götüyle karşımda domalarak eğilmiş çatalları alıyordu çekmeceden.

– Kuzey hayatım tabakları alır mısın?
– Tabi hala

Tabakları alıp masaya koymuştum halam kekleri kesmiş tabaklara dağıtmıştı oturduk onu yiyorduk benimle konuşmaya başladı.

– Kuzey canım ne yapacaksın üniversiteye hazırlanmak dışında bir yere girip çalışacak mısın?
– Düşünüyorum hala burada bar çok barmen garson ne bulursam part time falan. Derste çalışmam gerekiyor.
– Aşkım sana bir teklifim var. Simaya teklif edecektim ama onun daha lisesi bitmedi. Benim ofisim var malum dişçiyim. Benim sekreterim doğum yapacak izne çıkmak istiyor açıkçası çocuğuna bakmayı düşünüyor, izinden sonra gelmeyecek sen gelip benimle çalışır mısın?

Bugün galiba kabul günümdü tüm iyi şeyler beni buluyordu delirecektim. Sevinçten yüzüm gülmüştü.

– Hala deli misin hava da kabul ederim çok iyi olur benim içinde.
– Yaaa canım benim çok sevindim. Sigortanı falan hemen yaparım maaşı da dert etme güzel para veririm yeğenime ben canım benim.
– Vermesen de olur hala
– Olur mu hiç öyle şey. Halasının kuzusu o zaman bugün iyi dinlen yarın gelir misin?
– Gelirim tabi hala canım şimdiden sıkılmaya başladı zaten ama arkadaşım da gelecek onunla görüşmem lazım çalışma saatimiz nasıl olacak?
– Sabah 8 akşam 5 hafta sonları kafamıza göre ben gidiyorum bazen ama sen izinlisin
– Memur gibi desene
– Ahahah biraz öyle anlaştık o halde
– Tabii ki gel bi sarılayım ya.

Sımsıkı sarılıp öpmüştüm halamı. Halamın durumu şuan bize göre kat kat iyiydi. Demek o yüzden zamanında loto çıktığında bile ben kardeşinim diye çıkagelmemişti. Altında bmw 320i vardı kadının dublex evi baya zengin anlayacağınız. Artık diş hekimi sekreteri de olmuştum. Halam evine gitmişti oğlu Zeynel’i alıp. Saat daha 9 idi ama hemen uyuyup sabah olsun istiyordum. Sabah hem arkadaşıma hem işime kavuşacaktım. Odama gittim pc den bir film açıp izlerken uyuya kalmışım. Gözümü açtığımda telefonuma baktım hemen saat 6,30 olmuş cevapsız çağrı 18 gelen whatsapp mesajı 20. Arayana baktım tabii ki Zeki mesaj aynı şu şekilde;

– Hacı gülle
– Hacı gülle
– Hacı gülle x17
– Ben geldim.
– Aloo
– Ben geldim lan. Mesaj sonu.

Yakmış telefonumu resmen aradım zekiyi telefon çalıyordu.

– Alow ?
– Zeki ?
– Uyanabildin mi paşam.
– Uyandım uyandım geldin mi?
– He ya geldim de kanka bir şey dicem
– De kanka
– Oğlum geldim de baba annemin ev resmen yanık külotlu çorap kokuyor lan
– Nerdesin ?
– Balkonda
– Sabah soğuğu vardır lan gir hasta olma gelir gelmez
– Bana bişey olmaz kuzey’in oğlu hadi çık gel
– Kanka 8 de işe gidicem
– Ne işi lan ne bu hız? Şşşttt bana bak len eski hızlı günlerine mi döndün yoksa.
– Yok be oğlum halamın yanında aman ne anlatıyorum gel al beni bir kahvaltı yapalım konuşuruz hem.
– Konum at geliyorum

Paldır küldür ses geldi telefondan

– Zeki ? kulağımı siktin aq naptın yere mi düşürdün telefonu zekii?
– Hoop balkondan atladım hacı gülle hadi in çok uzak değil mesafe 5 dakikaya ordayım.

Telefonu kapatmıştı. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Telefonu cüzdanımı aldım giyindim çıktım. Kapı önüne zeki kornaya basarak yanımda durdu Üstü açık bir pejo arabası vardı değişik bir modifiye yapmış saçma sapan bir şey gözüküyordu. Arabadan indi koşarak bana geldi;

– Kuzey’in oğlu çok özledim be.

Sımsıkı sarılıyordu. Ne yalan söyliyeyim bunca yıl beni unutmayan hala seven tek insan o kalmıştı eski hayatımdan geriye kalan, bende sıkıca sarıldım arkadaşıma.

– Hadi gidip kahvaltı yapalım hacı gülle
– Gidelim hacı gülle

Arabaya binip güzel bir kahvaltı yapacağımız yere giderken yolda konuşmaya başladık;

– Aydından neden geldiniz kanka Antalya’ya ?
– Babam yıllar sonra halamı buldu. Aydın’da rezil olmaktansa halam zengin çıktı. Babama iş buldu ev tuttu falan o yüzden.
– Anladım hacı gülle. Sen ne işi yapacan?
– Onun yanında sekreter gibi bir şey diş hekimi kendisi.
– Aboo dişçi mi hiç sevmem
– Oda sana bayılıyordu Zeki.
– Valla bana bayılır mı bilmem de Özge yengen Aysel yengen derken Hala’ya terfi ettin sen. Sikici çocuk.
– Yok be oğlum esk**en di onlar.
– Evli mi halan ?
– Yok la dul.
– Oo en sevdiğin bayılırsın.
– Zekiii kızacam artık bak.
– Ne var oğlum kaç yaşında ?
– 38 di sanırım.
– Oh oh bayılırsın bayılırsın nasıl fiziği?
– Lan sanane amk esk**en di onlar diyorum. Lan diyorum da oğlum çok güzel kadın lan fiziği manken gibi. Hele götü taş gibi
– Ahahaha amına koduğum ben ne dedim sana eski kuzey geliyor açılın yoldan laan…

Kornaya basarak gazladı. Kahvaltı yapacağımız yere gelmiştik. Burası yemyeşil, dağ tepe bir yerdi. Saat henüz 7 olduğu için fazla kalabalık insan yoktu. Tek tük kişiler vardı. Oturduk bir köşeye kahvaltımızı söyledik onu beklerken ben sordum;

– Sen neden geldin babaannen mi vardı la senin?
– Vardı tabi amk dedem ölünce buraya yerleşti kafa dinliyordu azıcık kafasını sikmek için babam gönderdi beni de. Hem okulu burada okuyacam kaldı zaten 2 senem sonra bakacam duruma.
– E çok iyi beraberiz yine
– Tabbi oğlum manyak mısın efsane olacak efsane.
– Diğer çocuklar ile görüşüyor musun Zeki ?
– Yok hacı gülle hiç haberim bile yok ne haldeler ne yapıyorlar. Onlarında pek umrunda değil.
– Siktir et hadi yapalım kahvaltıyı…

Kahvaltımızı yaptık, çaylarımızı sigaramızı içtik saat 7,45 gibi telefonum çalıyordu arayan halam;

– Günaydın balım hazırlan diye aramıştım…
– Hala uyandım kahvaltı yapıyorduk arkadaşla sen konum at ben hemen yetişemicem seninle gitmek için.
– Ooo beyefendi ilk günden işe geç kalıyoruz Hahahah tamam hayatım konum atıyorum en geç 9 gibi burada ol bende kahvaltı falan derken 9 da başlıyorum zaten.
– Taamam hala.
– Görüşürüz tatlım…

Zeki;

– Ayy ayy ayy hala deme lan lazım olur
– Ya kalk amk geç kaldık ilk günden, yürü bırak beni bak konumu attım sana.
– Hadi les go gidek bro

Arabaya binip halamın ofisine, çalışacağım yere gidiyorduk. Yolda zekiyle konuşmuş, neler yapacağını anlatıyordu. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuk ve sohbet sonunda gelmiştik. Ofisin önünde zeki beni indirmiş, kendisi gitmişti telefon ile halamı aradım.

– Alo hala kapıyı açar mısın önündeyim ofisin şuan ben.
– Açtım tatlım gel 5. Kat.

Asansöre bindiğimde içeride bir kadın vardı. 1,60 boylarında yeşil gözlü, kumral saçlı bir kadın. Yüzüme bakıp gülümseyerek ‘’Merhaba’’ dedi. Merhaba diyerek karşılık verdim. Gözlerimin içine bakıyordu kimsin gibisinden sohbete başladım.

– 5. Katta halam var diş hekimi kendisi onun yanına geldim de.
– Melike hanım sanırım yeğeni olduğunu bilmiyordum.
– Bende halam olduğunu bilmiyordum uzun hikaye. Sizde 5. Kata çıkıyorsunuz?
– Evet karşı dairede avukatım ben.
– Ne güzel. Bu arada ben kuzey memnun oldum.
– Bende derya memnun oldum kuzey.

Asansörün kapısı açılmıştı. O dairesine girmiş, bende halamın ziline basmıştım. Beklerken arkama baktığımda kafasını sallayıp gülümseyerek içeriye girmişti avukat hanım. Halam açtı kapıyı.

– Canım hoş geldin gir içeri nasılsın.
– İyiyim hala.
– Kahvaltı yapmıştın değil mi?
– Evet.
– Kahve var mutfakta içmek istersen doldurabilirsin. Bir hastam var şuan onun yanındayım bitsin tarif edicem sana ne yapman gerektiğini.
– Tamam hala bekliyorum.

İçeriye girip bir kahve doldurdum kendime.